
MERHABA
“Günlerin neredeyse hiç yürümediği zamanlar vardır
Bir ağustos sıcağının her yeri kaplayıp kurutması gibi durur hayatın akıntısı.
Sadece , bir ağustos böceğinin sesini işitiriz , uzaktan , belli belirsiz.
Devranın döndüğünü unutmamak için , derin nefesler alırız.
Böyle günler , uygun değildir aslında sürdürmeye
Ama sürdürürüz.”
Ben sürdürmekle de kalmadım, dünyaya geldim. 1986 yılının Ağustos ayında sıcak bir salı günü tam öğlen vaktinde kıymetli annemin ilk çocuğu olarak dünyaya adım attım.
İlkokul, ortaokul ve liseyi Bursa’da farklı okullarda tamamladım. Ardından öğrenimim ters kronolojik şekilde aşağıdaki gibi gerçekleşti;
EĞİTİM HAYATIM
Doktora: Uludağ Üniversitesi – İşletme ABD- Üretim Yönetimi ve Pazarlama Bilim Dalında Devam Ediyor- 2018-…
Yüksek Lisans :Uludağ Üniversitesi – İşletme ABD- Üretim Yönetimi ve Pazarlama Bilim Dalı, Tez Konusu: Pazarlamada Artırılmış Gerçeklik ve Karekod Teknolojileri: Tüketicilerin Artırılmış Gerçeklik Teknolojileri Algılamaları Üzerine Bir Alan Araştırması : 2012 – 2015
Lisans: Uludağ Üniversitesi – İşletme 2007-2011
Önlisans: Trakya Üniversitesi- Pazarlama 2005-2007
2011 yılında şimdiki adı Erciyes Anadolu Holding olan şirketin Bursa’da yer alan Boyteks şirketinde işe başladım ve bu şirketteki çalışmalarımdan sonra kendi isteğimle 2014-2019 yılları arasında devletimizin basın anlamında önemli dinamiklerinden biri olan Basın İlan Kurumu’nda görev yaptım. 2019 yılında Basın İlan Kurumundan ayrılarak Bursa Uludağ Üniversitesi Mustafakemalpaşa MYO, Pazarlama ve Reklamcılık bölümünde Öğretim Görevlisi olarak çalışmaya başladım. Akademik çalışma alanlarımla ve mesleki deneyimlerimle ilgili bilgilerimi öğrencilerimle paylaşmaya gayret gösteriyorum.
Akademik Çalışmalarım:
Tüketicilerin Artırılmış Gerçeklik Teknolojilerini Kullanmaya Yönelik Davranışsal Niyetlerini Keşfetme ÖZDEMİR E. , BİLİCİ F. INTERNATIONAL CONGRESS OF MANAGEMENT, ECONOMY AND POLICY (ICOMEP), İstanbul, Türkiye, 28 – 29 Nisan 2018, cilt.1, ss.22 (Özet Bildiri)
Pazarlamada Artırılmış Gerçeklik Teknolojisi: Farklı Sektörlerdeki Kullanım Örnekleri ÖZDEMİR E. , BİLİCİ F. INTERNATIONAL CONGRESS OF MANAGEMENT, ECONOMY AND POLICY (ICOMEP), İstanbul, Türkiye, 28 – 29 Nisan 2018, cilt.1, ss.221 (Özet Bildiri)
VERDİĞİM DERSLER:
İletişim Teknikleri
E-Pazarlama
E-Ticaret
Satış Yönetimi
Hizmet Pazarlaması
Reklamcılık
Reklam Yazarlığı
Reklam Kampanyaları
Marka Yönetimi
Hizmet Pazarlaması
Rekabet Stratejileri
İnsan Kaynakları Yönetimi
Zahmet edip buraya kadar incelediyseniz en üstte bir bölümünü paylaştığım Gökhan Özcan’a ait sevdiğim bir şiirin tamamını aşağıya bırakıyorum.
Günlerin demini alamadığı zamanlar vardır.
Güneş doğar gece karanlık perdesini çekmeyi unutur şehrin üstünden.
Günaydınlar , bir başka güne ertelenir.
İnsanların neşeli sesleri akşama kadar dolduramazlar caddeleri.
Böyle günler uygun değildir aslında başlamaya.
Ama başlarız.
……………
Günlerin neredeyse hiç yürümediği zamanlar vardır
Bir ağustos sıcağının her yeri kaplayıp kurutması gibi durur hayatın akıntısı.
Sadece , bir ağustos böceğinin sesini işitiriz , uzaktan , belli belirsiz.
Devranın döndüğünü unutmamak için , derin nefesler alırız.
Böyle günler , uygun değildir aslında sürdürmeye
Ama sürdürürüz.
…………..
Günlerin ağırlıkları kaldıramadığı zamanlar vardır.
Sözler dibe vurur ; hiçbir maviliğin kaldıramayacağı bir ağırlığa ulaşır.
Sessizlik , seslerin ötesinde bir hayalet gemi olur.
Gider , en gidilmez limanlara demirler.
Böyle günler , uygun değildir aslında konuşmaya.
Ama konuşuruz.
……………….
Günlerin surat asmaktan hoşlandığı zamanlar vardır
Hüzün düşer yüzümüzden ; parçalanır , bin parça sıkıntıya sığınır parçaları.
İçimizdeki her şey , kendini tene vurmanın bir yolunu arar.
Acıyı tırnaklarımızda bile hissederiz.
Böyle günler , uygun değildir aslında gülümsemeye.
Ama gülümseriz.
………….
günlerin pembe kıvılcımlar çıkarttığı zamanlar vardır.
İçimizde startını vermediğimiz baharla yeşerdiğini görür , şaşırırız.
Kalbin doğruları , aklın yanlışlarına galebe çalar.
Bu heyecan , bu akıl almaz körlük , bir koşuya sürükler bedenimizi.
Bağrımıza saplanan gerçeklerle uyanırız.
Böyle günler , uygun değildir aslında sevmeye.
Ama severiz.
…………
Günlerin ince sarsıntılar uydurduğu zamanlar vardır.
Neden olduğunu bilmediğimiz kırgınlıklarla açarız gözlerimizi dünyaya.
Bütün titreşimler bir yerimizi acıtır mutlaka.
Bütün , izler bilmediğimiz bir ateş tutuşturur bir köşemizde.
Çaresiz teslim oluruz.
Böyle günler , uygun değildir aslında kırılmaya.
Ama kırılırız.
……………………
Günlerin diğer günlere benzemediği zamanlar vardır.
Elimize aldığımız her şey pörsüyüp söner.
Biriktirdiğimizi sandığımız geçmiş , ufalanıp gider avuçlarımızda.
‘ sonra ‘ da kaybeder anlamını ‘ önce ‘ nin ardından.
Bir mum ışığımdan yansıyan gölgeye dönüşürüz.
Böyle günler , uygun değildir aslında yaşamaya.
Ama yaşarız.
……………
Günlerin sona ermediği zamanlar vardır.
Kelebeğin ateşe yakalandığı gibi yakalanırız.
Hiçbir şey anlamadan…
Akreple yelkovanın bu nedensiz duruşundan hiçbir anlam çıkaramadan…
İpi yeniden bağlayamadan ve çözemeden….
Böyle günler , uygun değildir aslında ölmeye.
Ama ölürüz.”
“Âvâzeyi bu âleme Dâvûd gibi sal,
Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş!” Arkamızda “Hoş Sadâ” bırakarak dünyayı terk edebilmek umuduyla.